“Yüzen Adalarda Yaşam”

Bu yıl Türk Coğrafya Kurumu olarak düzenlediğimiz Güney Amerika gezimizin belki de en ilginç uğrağı Titikaka gölü ve bu göldeki yüzen adalardı. And Dağlarının yüksek düzlüklerinden birinde yer alan gökyüzüne yakınlığından mıdır mavisi bir başka canlı mavi olan göl bizi görür görmez büyüledi. 8.288 kilometrekare alana sahip ve bizim Van gölünün 2 katından daha büyük olan gölün çevresini karlı zirveleri ile And Dağları süslüyor.

Peru Bolivya sınırı yakınındaki Peru’ nun Puno şehri gölün kıyısındaki en büyük yerleşim. Puno limanından aldığımız tekne turu ile göle açılıyoruz.Limanın hemen açığında etrafımızı sazlar kaplıyor. Sazların arasında çeşitli kuş türleri bizlere aldırış etmeden günlük telaşlarını sürdürüyorlar. Sazlar arasındaki koridordan ilerliyoruz.Rehberimiz Roberto bizlere açıklamalar yapıyor.Aksanı çok farklı çünkü o bir Quechua yerlisi.Titikaka olarak bildiğimiz göle o Titikhaha diyor ve açıklıyor Titikaka Gölü, dünyanın en yüksek rakımlı gölüdür. Deniz seviyesinden yüksekliği 3.810 metredir.Yerliler dipsiz olduğunu iddia etseler de en derin yeri 281 metredir. İsminin nereden geldiği kesin olarak bilinmemekle birlikte iki Aymara kelimesinin yan yana gelmesinden oluştuğunu. 'Titi' nin  büyük kedi, 'Khaha' nın ise kaya manasına geldiğini söylüyor.Hem onu dinlemekte hem de çevreyi izlemekte zorlanıyorum.Küçük göle özgü kayıklarda yerliler; balık tutuyor, şehirden aldıkları malzemeleri taşıyorlar. Hatta iki teknenin üzerinde evlerini naklettiklerini görüyorum.Grup olarak ağzımız açık hayranlıkla çevremizi izliyoruz.Uzaktan koridorun sonunda evler görünüyor.Yaklaştığımızda birkaç ada üzerinde kurulu küçük küçük köyler görüyoruz.Bizi bu köylerden birinin yer aldığı adalardan birine çıkarıyorlar.

Ada ayaklarımızın altında hareket ediyor.Ortalama ömrü altı yıl olan ada zemini sürekli yenileniyormuş. Rehberimiz bizi Köy meydanında topluyor ve açıklamalarını sürdürüyor.”Titikhaha Gölü'nün en karakteristik özelliklerinden biri bu yüzen adacıklardır. Bu adacıklarda yaşayanlara 'Uros' adı verilir. Uros, yüzen adacıkları savaşçı İnkalardan korunmak amacıyla, yöreye özgü Totora adlı sazlık bir bitkinin kargılarının çapraz olarak bir araya getirilmesiyle oluşturulmuşlardır. Üzerindeki basit kulübeler yaşayan ada sakinlerinin başlıca geçim kaynağı balıkçılık ve turizmdir.Uroslar, geleneksel yaşam şekilleriyle gurur duyarlar ve karaya yerleşmeyi reddederler. Sadece geçimlerine katkı sağlamak amacıyla turistlerin sallanan adalarını ziyaret etmelerine izin verirler. Peru hükümeti buradaki yaşamın sürmesi için Titikaka’ daki adalarda yaşayan yaklaşık 2000 yerli nüfusa yardım eder.” Göldeki balık türlerini ve daha pek çok konuyu uzun uzun anlatıyor Roberto.Dinlemeyenleri azarlıyor birde.Gözüme iki tarafı at başını andıran ve Totara adı verilen sazlardan yapılan çok eski yüz yıllara aitmiş gibi duran bir tekne ilişiyor. Rehberimizin bizi bu tekneye doğru yönlendirdiğini görünce heyecanlanıyoruz. Bu son derece ilkel görünen tekneye bütün grup biniyoruz. Ada vapuru gibi olmasa da esiyor teknenin üzeri. İki yerli genç küreklere asılıyor ve gölde ilerliyoruz. Teknedeki yerli küçük çocuk grubun neşe kaynağı oluyor.Karşıdaki bir başka yüzen adaya çıkıyoruz. Adada okul, kilise hatta bir müze var. Doğanın ve insan oğlunun ortak oluşturduğu bu yaşam alanı dünyanın en ilginç yaşam alanlarından biri. Köy meydanındaki hediyelik eşya tezgahlarını ahşap boyamalar, sazdan yapılmış süs eşyaları, yerli kadınların el emeği dokumaları kaplıyor. Bu misafirperver, onurlu güler yüzlü insanlara birazda yardım olsun diye bolca alışveriş yapıyoruz.

Zamanın içinde bir yolculuk gibi olan turumuzda zamanın nasıl geçtiğini anlamıyoruz.Akşam üzeri dönüş yolunda gölün güzel manzarasını teknenin üst güvertesinden izlerken şöyle ince belli bardakta çay çekiyor canım.Ama henüz gezimizin ortasındayız daha yurda dönmeye çok var diyerek manzaraya dalıyorum.

Temmuz 2006 Peru

Mesut Süzer

2006 Türk Coğrafya Kurumu Güney Amerika Gezisi Anılarından

[ GERİ ]

Site Meter